RAHMAN-RAHİM

Yeni Sayfa 1

﴿

اَلرَّحْمٰنُ - اَلرَّحِيمُ ﴾
RAHMÂN
- RAHÎM

Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

"Hamd, yalnız âlemlerin Rabb'i olan Allah'a aittir. O, Rahmân'dır ve
Ra­hîm'dir."[1]

"(Bu Kur'an,) Rahmân ve Rahîm'den indirilmiştir."[2]

Tevbe sûresi dışında bütün sûrelerin başında Bismillâhirrahmânirra­hîm "Rahmân
Rahîm olan Allah'ın adıyla" cümlesi bulunur.

"De ki: "İster Allah diye çağırın, ister Rahmân diye çağırın, ne ile
çağırır­sanız; sonunda en güzel isimler O'nundur."[3]

"O, mü'minleri çok esirgeyicidir."[4]

Ebû Hüreyre'nin rivayet ettiği kudsî bir hadiste Hz. Peygamber, Yüce Al­lah'ın
şöyle buyurduğunu nakleder: "Ben, namazı kendimle kulum arasında böldüm. Kul, "Hamd,
yalnızca âlemlerin Rabb'i olan Allah'a aittir. dediğinde Ben, "Kulum bana
hamd etti" derim. Kul, "O, Rahmân'dır Rahîm'dir." dedi­ğinde Ben, "Kulum beni
övdü" derim…"[5]

Rahmân ve Rahîm isimleri aynı kökten türetilmiştir. Her ikisi de mü­balağa ifade
eder. Ancak Rahmân'ın mübalağası Rahîm'den daha fazladır. Rahmân daha genel,
Rahîm daha özeldir.

Rahmân ve Rahîm isimleri, Yüce Allah'ın büyük ve geniş merhamet sa­hibi olduğunu
gösterir. Öyle ki, O'nun merhameti her şeyi kuşatmış ve bütün canlıları
kapsamıştır. Allah, bu kadar geniş merhametini âhirette yalnız pey­gamberlerin
izinden giden ve kendisinden korkan takva sahipleri için yazmış­tır. Allah'ın
mutlak merhametini hak edenler bunlardır. Bunların dışındakiler ise Allah'ın
merhametinden sadece bir pay alanlardır.[6]

Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Azabımı dilediğime isabet ettiririm,
rahmetim ise her şeyi kapsamıştır. Onu korkup-sakınanlara, zekâtı verenlere ve
bizim âyetlerimize iman edenlere yazacağım."[7]

el-Hattâbî der ki: "Rahmân, genel olarak merhamet sahibi demektir. Bu, bütün
varlıkların rızıklarını, menfaatlerini ve ihtiyaçlarını kapsayan bir
merhamettir. İnanan inanmayan, iyi veya kötü herkes için geneldir. Rahîm ise
yalnız inananlara has merhameti ifade eder. Yüce Allah şöyle buyurur: "O,
mü'minleri çok esirgeyicidir."[8]

İbn Abbas, Rahmân isminin sadece Allah'a mahsus olduğunu ve O'ndan başka
kimsenin bu adla adlandırılmasının caiz olmadığını söyler.[9]
Yüce Allah şöyle buyurur: "Hiç O'nun adaşı olduğunu biliyor musun?"[10]

Âlimlerin çoğunluğu İbn Abbas'ın bu görüşünü destekler. Rahmân'ın yalnız Allah'a
ait bir isim olduğunu ve bu adı başkasına vermenin caiz olma­dığını söylerler.
Yüce Allah'ın şöyle buyurduğunu görmez misin?

"De ki: "İster Allah diye çağırın, ister Rahmân diye çağırın, ne ile
çağırır­sanız; sonunda en güzel isimler O'nundur."[11]

"Biz, Rahmân'ın dışında tapılacak birtakım ilâhlar kıldık mı (hiç)?"[12]

Bu son âyet, yalnız Rahmân'ın ibadet edilmeyi hak ettiğini haber vermek­tedir.
Rahmân'ın, Allah'ın en büyük isimlerinden (ism-i âzam) olduğu söylenmiştir.[13]

Rahmân, Yüce Allah'ın hem ismi hem de sıfatıdır. Bu isim, Allah lafzına bağlı
olarak zikredildiğinde sıfat anlamındadır. Ancak Kur'an'da bu şekilde değil,
özel isim olarak kullanılmıştır. Bu isim sadece Allah'a has özel isimle­rden
olduğu için daha çok bir isme bağlı olarak değil; yalnız zikredilmesi hoş
karşılanmıştır. Allah isminin yalnız olarak kullanıldığı gibi. Rahmân'ın bu
şekilde kullanılması O'nun Rahmân sıfatına ters gelmez. Çünkü Allah ismi de
ulûhiyet sıfatına delalet ettiği hâlde hiçbir zaman başkasına ait bir sıfat
olarak zikre­dilmemiştir.

Oysa Alîm, Kâdir, Semî' ve Basîr gibi diğer sıfatlar böyle değildir. Bu gibi
sıfatlar daima başka isimlere sıfat olarak gelmişlerdir. Bu yüzden bu ve benzeri
sıfatlar yalnız olarak değil sıfat olarak kullanılırlar.[14]






[1]
Fatiha,

1-2.






[2]
Fussilet,

2.






[3]
İsrâ,

110.






[4]
Ahzab,

43.






[5]
Müslim,

395.






[6]
Teysiru'l-kerîmi'r-rahmân,

1/14.






[7]
A'raf,

156.






[8]
Ahzab,

43.






[9]
Beyhakî, a.g.e., s.

50-52.






[10]
Meryem,

65.






[11]
İsrâ,

110.






[12]
Zuhruf,

45.






[13]
Kurtubî, a.g.e.,

1/62.






[14]
Bedâiu'l-fevâid, s.

20.