"Allah'ın Rahmetinin Eserlerine Bak" Âyetinin Anlamı

Yeni Sayfa 1

"Allah'ın Rahmetinin Eserlerine Bak"[1]
Âyetinin Anlamı

Bu varlıkta Allah'ın genel ve özel rahmetinin eserlerine bir dön de bak. Bu
rahmeti ile bizlere peygamberler gönderen, kitaplar indiren, bizleri
bilgi­sizlikten kurtaran, dalaletten hidayete ileten, yanlışlık ve
sapıklıklardan doğruya çıkaran, körlükten kurtarıp görmemizi sağlayan O'dur.
Bizler O'nun rahmet ve merhameti ile isimlerini, sıfatlarını ve fiillerini
öğrendik. Böylece O'nun Rabb'imiz ve Mevlâmız olduğunu bildik. O, merhameti ile
bize bilme­diklerimizi öğreten, bize yararlı olan dinî ve dünyevî
maslahatlarımızı gösteren, merhametiyle güneş ve ayı yaratıp insanların
faydasına sunandır. O'nun

gece ve gündüzü yaratması, yeryüzünü bir döşek gibi sermesi, onu yaşama
elve­rişli hâle getirmesi, ölü ve dirilere bir toplanma yeri yapması, yağmur
yüklü bulutlar yaratması, yağmur yağdırması, insanlar için sebze ve meyveler
hay­vanlar için otlar ve meralar var etmesi, hep O'nun merhametinin bir
eseridir. O bu merhameti ile, insanların ve diğer hayvanların yapılarına
merhameti yerleştiren, böylece birbirlerine merhamet etmelerini sağlayandır.

İnsanların ve hayvanların kendi aralarındaki merhamet duygusu, Allah'ın
merhametinin bir eseridir. O, rahmet kelimeden kendisine Rahmân ve Rahîm
isimlerini türeten, en geniş ve kapsamlı sıfatının merhamet olduğunu ilan
edendir. Bütün varlıkları kuşatan Arş'ının üzerine, her şeyi kapsayan merha­met
sıfatı ile oturmuştur. Allah, rahmet sıfatından türetilen ve başka varlıkların
adlandırılmadığı bu isimle Arş'ına oturunca, bu sıfatının bir gereği olarak
rah­metinin gazabını geçtiğini yazdı. Bu pek ve önemli yazgısı, bütün kullarına
ver­diği bir merhamet, günahları affetme ve bağışlama, onları cezalandırmama,
ayıp­ları örtme ve kendilerini bilgi sahibi yapma sözü oldu.

O'nun öfkeden hoşnutluğa ve cezalandırmadan bağışlamaya dönmesi rahmetinin bir
eseridir. Erkek canlılar için kendi cinslerinden dişiler yaratması, soylarının
tükenmemesi ve çiftlerin karşılıklı birbirlerinden yararlanması için aralarına
sevgi ve merhamet bağı koyması, herkesin ihtiyaçlarını karşılaması için
varlıkları birbirine muhtaç etmesi, Allah'ın geniş merhametinin birer eseri­dir.
Eğer Allah, hiç kimseyi ihtiyaç sahibi kılmayıp herkesi zengin yaratsaydı,
dengeler bozulur ve dünya yaşanmaz hâle gelirdi. Allah'ın zengin ve yoksul, azîz
ve zelil, güçlü ve güçsüz, yöneten ve yönetilenler yaratması, sonra da hepsini
birbirine muhtaç etmesi ve merhametiyle hepsini kuşatması, O'nun merhametinin
bir eseridir.

Yüce Allah yüz parça merhamet yaratmıştır. Her merhametin arası yerle gök arası
kadardır. Bu merhametlerden sadece bir tanesini yeryüzüne indir­miştir. İşte bu
bir parça merhametle bütün insanlar ve diğer canlılar birbirle­rine merhamet
etmektedir. Annelerin çocuklarına merhameti, kuşların, vahşi hayvanların ve
diğer bütün canlıların yavrularına merhamet etmesi bu bir parça merhametle
gerçekleşmektedir. Dünya düzeninin ayakta kalması ve varlıkların varlıklarını
devam ettirmeleri bu merhametle olmaktadır.

Varlıklar için belirlenen süre geldiğinde Yüce Allah, yeryüzüne indirdiği bu bir
parça merhameti tekrar katına kaldıracak, böylece gebe canlılar
karın­larındakini atacak, anneler de süt verdikleri çocuklarını bırakacaklardır.
Allah, yeryüzüne indirdiği sonra da kaldırdığı merhameti katındaki doksan dokuz
merhamete ekleyecek ve merhametini yeniden yüze tamamlayacaktır. Bu geniş
merhameti ile kendisini birleyenlere, peygamberlerini tasdik edenlere ve onların
izinden gidip kendisine itaat edenlere merhamet edecektir.
Eğer bu varlık
âlemine basiretle bakacak olursan, denizin suyla, havanın havayla dolu olduğu
gibi yeryüzünün de bu bir parça merhametle dolu oldu­ğunu ve bu merhametin
dışında bir şey olmadığını görürsün. Bu, "Merhame­tim gazabımı geçmiştir."[2]
sözünün bir gereğidir. Ancak bilinmelidir ki geçil­miş (gazap), yavaş da olsa
mutlaka onu hak edenlere yetişecektir. Bu, Al­lah'ın merhametiyle çelişmez.
Çünkü bunda bir hikmet ve amaç vardır. O, hüküm verenlerin en Hâkimi ve merhamet
edenlerin en merhametlisidir.[3]







[1]
Rum

50.






[2]
Buhârî,

6000;
Müslim,

2752.






[3]
İbn Kayyim, "Muhtasaru's-savâi'ki'l-mürsele"den özetle, s.

349-351.