AFÜV
Yeni Sayfa 1
﴿
اَلْعَفُوُّ ﴾
AFÜV
Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
"Hiç şüphe yok Allah, affedicidir, bağışlayıcıdır."[1]
Hz. Aişe anlatıyor. Hz. Peygamber'e: "Ey Allah'ın Resûlü! Kadir gecesine
erişirsem ne söyleyeyim?" diye sordum. Hz. Peygamber şöyle söyle dedi: "Ey
Allah'ım! Şüphesiz sen affedicisin. Af etmeyi seversin. Beni (veya bizi)
affet."[2]
el-Halîmî der ki: "Afüv, kullarının hataları ve günahları nedeniyle oluşan
izleri silen ve onları cezalandırmayandır. Kullar işledikleri günahları terk
edip tevbe ettiklerinde ve Allah'tan bağışlanma dilediklerinde, Allah onların bu
günahlarını affeder. Kulların kötülükleri terk etmeleri ve kendisine
yönelmeleri nedeniyle Allah, bu kötülükleri örter ve hatta onları iyiliklere
çevirir. Allah, bir şefaatçinin şefaati veya kendi ihsanıyla da kullarını
affedip onları cezalandırmaktan vazgeçebilir."
Ebû Süleyman ise şöyle açıklar: "Afüv, "afeve"den faûl vezninde olup mübalağa
bildirir. Afv, suçu bağışlamaktır. Afv'ın esen rüzgarın oluşan izleri sildiği
gibi günahların izlerini silmek anlamına geldiği söylenmiştir. Bu anlama göre
suçları affeden, sanki bu affı ile günahların izlerini silmektedir."[3]
Bu ismin insanlar için kullanılması caizdir. Zira Kur'an'da bu anlamda
kullanılmıştır. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "â¦Ve onlar insanları
bağışlayanlardırâ¦"[4]
el-Halîl der ki: "Cezayı hak edeni cezalandırmadığında affetmiş olursun."
el-Aklîşî de şöyle söyler: "Affetmek, fiilî sıfatlardandır. Allah, bu dünyada
tevbe eden günahkar kullarını affeder. Günahlarda ısrar edip tevbe etmeyen
mü'min kullarını da âhirette affeder."[5]
O halde Afüv, her zaman affetmekle, bağışlamakla ve cezalandırmamakla
bilinendir. O, içtenlikle kendisine yönelip tevbe eden kullarını affeder. Herkes
O'nun merhamet ve keremine muhtaç olduğu gibi affına ve bağışlamasına da
muhtaçtır. Allah, afv ve bağışlamanın gereklerini yerine getirenleri
affedeceğini ve onları bağışlayacağını vaat etmiştir."[6]
Allah hakkında afv, günahların izlerini tamamen ortadan kaldırması, onları
Kiramen katibin meleklerinin yazdığı defterden silmesi, kıyamet günü kullarını
bu günahlardan sorguya çekmemesi, hatırladıklarında utanmamaları için bu
günahları onlara unutturması ve her kötülüğün yerine bir iyilik koymasıdır.
Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
"Allah, dilediğini ortadan kaldırır ve bırakır. Kitabın anası O'nun
katındadır."[7]
"Ancak tevbe eden, iman eden ve salih amellerde bulunup davranan başka; işte
onların günahlarını, Allah iyiliklere çevirir."[8]
Afv, mağfiretten daha kapsamlı ve geniş anlamdadır. Çünkü mağfiret, günahların
örtüldüğünü, afv ise onların izlerinin bile silindiğini ifade eder. Bir şeyin
kendisini ve oluşturduğu izi bile silmek, o şeyin üzerini örtmekten daha
kapsamlıdır.
Allah Afüv'dür. Her varlığa sayısız bağışlarda bulunur. İyilik ve ihsanını
dilediğine verir. Kendisine nimet verilen asla bir yorgunluk hissetmez.[9]
[1]
Hac,
60.
[2]
Tirmizî,
3513.
[3]
Beyhakî, a.g.e., s.
55.
[4]
Âl-i İmrân,
134.
[5]
Kurtubî, a.g.e.,
1/
148-149.
[6]
es-Sa'dî, a.g.e.,
5/623.
[7]
Ra'd,
39.
[8]
Furkan,
70.
[9]
Râzî, a.g.e., s.
325-326.
﴿
اَلْعَفُوُّ ﴾
AFÜV
Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
"Hiç şüphe yok Allah, affedicidir, bağışlayıcıdır."[1]
Hz. Aişe anlatıyor. Hz. Peygamber'e: "Ey Allah'ın Resûlü! Kadir gecesine
erişirsem ne söyleyeyim?" diye sordum. Hz. Peygamber şöyle söyle dedi: "Ey
Allah'ım! Şüphesiz sen affedicisin. Af etmeyi seversin. Beni (veya bizi)
affet."[2]
el-Halîmî der ki: "Afüv, kullarının hataları ve günahları nedeniyle oluşan
izleri silen ve onları cezalandırmayandır. Kullar işledikleri günahları terk
edip tevbe ettiklerinde ve Allah'tan bağışlanma dilediklerinde, Allah onların bu
günahlarını affeder. Kulların kötülükleri terk etmeleri ve kendisine
yönelmeleri nedeniyle Allah, bu kötülükleri örter ve hatta onları iyiliklere
çevirir. Allah, bir şefaatçinin şefaati veya kendi ihsanıyla da kullarını
affedip onları cezalandırmaktan vazgeçebilir."
Ebû Süleyman ise şöyle açıklar: "Afüv, "afeve"den faûl vezninde olup mübalağa
bildirir. Afv, suçu bağışlamaktır. Afv'ın esen rüzgarın oluşan izleri sildiği
gibi günahların izlerini silmek anlamına geldiği söylenmiştir. Bu anlama göre
suçları affeden, sanki bu affı ile günahların izlerini silmektedir."[3]
Bu ismin insanlar için kullanılması caizdir. Zira Kur'an'da bu anlamda
kullanılmıştır. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "â¦Ve onlar insanları
bağışlayanlardırâ¦"[4]
el-Halîl der ki: "Cezayı hak edeni cezalandırmadığında affetmiş olursun."
el-Aklîşî de şöyle söyler: "Affetmek, fiilî sıfatlardandır. Allah, bu dünyada
tevbe eden günahkar kullarını affeder. Günahlarda ısrar edip tevbe etmeyen
mü'min kullarını da âhirette affeder."[5]
O halde Afüv, her zaman affetmekle, bağışlamakla ve cezalandırmamakla
bilinendir. O, içtenlikle kendisine yönelip tevbe eden kullarını affeder. Herkes
O'nun merhamet ve keremine muhtaç olduğu gibi affına ve bağışlamasına da
muhtaçtır. Allah, afv ve bağışlamanın gereklerini yerine getirenleri
affedeceğini ve onları bağışlayacağını vaat etmiştir."[6]
Allah hakkında afv, günahların izlerini tamamen ortadan kaldırması, onları
Kiramen katibin meleklerinin yazdığı defterden silmesi, kıyamet günü kullarını
bu günahlardan sorguya çekmemesi, hatırladıklarında utanmamaları için bu
günahları onlara unutturması ve her kötülüğün yerine bir iyilik koymasıdır.
Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
"Allah, dilediğini ortadan kaldırır ve bırakır. Kitabın anası O'nun
katındadır."[7]
"Ancak tevbe eden, iman eden ve salih amellerde bulunup davranan başka; işte
onların günahlarını, Allah iyiliklere çevirir."[8]
Afv, mağfiretten daha kapsamlı ve geniş anlamdadır. Çünkü mağfiret, günahların
örtüldüğünü, afv ise onların izlerinin bile silindiğini ifade eder. Bir şeyin
kendisini ve oluşturduğu izi bile silmek, o şeyin üzerini örtmekten daha
kapsamlıdır.
Allah Afüv'dür. Her varlığa sayısız bağışlarda bulunur. İyilik ve ihsanını
dilediğine verir. Kendisine nimet verilen asla bir yorgunluk hissetmez.[9]
[1]
Hac,
60.
[2]
Tirmizî,
3513.
[3]
Beyhakî, a.g.e., s.
55.
[4]
Âl-i İmrân,
134.
[5]
Kurtubî, a.g.e.,
1/
148-149.
[6]
es-Sa'dî, a.g.e.,
5/623.
[7]
Ra'd,
39.
[8]
Furkan,
70.
[9]
Râzî, a.g.e., s.
325-326.
Esmau'l-Husna
- Esmau'l-Husna
- İçindekiler
- Önsöz
- Kitap Hakkında
- ALLAH
- "Allah" Adının Bütün İsim ve Sıfatları Kapsaması
- "Allah" Kelimesinin Kökeni
- "Allah" Adı Türememiştir; Türediğini İddia Etmenin Amacı Nedir?
- "Allahümme" Kelimesinin Anlamı
- Basralı Dilbilimcilerin Cevabı
- EKREM-KERİM
- Ekrem'in Anlamı
- Kerîm'in Anlamı
- Ekrem Kerîm Arasındaki Fark
- Yüce Allah'ın Kerem Sahibi Oluşunun Göstergeleri
- EVVEL-AHİR-ZAHİR-BATIN
- Evvel ve'l-Âhir'in Anlamı
- Fahrüddin Râzî'nin Görüşü
- İbn Kayyim'in görüşü
- Bu İsimleri Bilmenin Sağladığı Yararlar
- BARİ
- Bu İsmi Bilmenin Faydası
- BASİT-KABIZ
- Bu İki İsmi Bilmenin Faydaları
- BAİS
- Bâ'is İsmini Bilmenin Faydası
- BAKİ
- Bâkî İsminin Anlamları
- BEDİ'
- BER