e- Hoca, vâiz, müezzzin, hatip, öğretmen olmalıdır.
e
e- Hoca, vâiz,
müezzzin, hatip, öğretmen olmalıdır.
Durum ve mekân neyi gerektiriyorsa, toplumun
önüne geçmek gerektiğinde onları aydınlatmaya çalışan hoca, vâiz veya öğretmen
olabilmelidir. İslâm'da ruhbanlık, din adamı sınıfı olmadığından, o bilir ki,
hocalık özel bazı insanların görevi değildir sadece. Namaz kılan herkes,
gerektiğinde imamlık da yapabileceğinden o iş kendine düştüğünde hocalık
yapabilecek, toplumun önüne geçip insanlara Allah'a kulluk yaptırabilecektir,
onlara imam/önder olabilecektir. Herkes bildiğinin âlimi, bilmediğinin de câhili
olduğundan, bildiği doğruları insanlara güzel ve etkili bir şekilde anlatan vâiz
rolünü oynayabilecek, nasihat edebilecektir. Hakkı, özellikle tevhidi topluma
haykırabilecek, insanları namaza ve namaz gibi güzelliklere çağıracak güzel ve
gür sesli bir müezzin olabilmelidir. Bildiklerini öğreten muallim olmalıdır
dâvetçi. Tabii, bu mesleklerin gerektirdiği formasyona sahip olmaya
çalışacaktır. Yoksa, çocukların evcilik oyununa benzer bu yaptıkları. O, bilmek
zorundadır: "Yarım doktor can yakar, yarım hoca din yıkar." Bu işler, oyuncak
değildir çünkü. Gerektiği zaman da cemaat, dinleyen ve öğrenci olabilmelidir.
Çünkü o bilmelidir ki, bu meslekler, günümüzdeki memurluk gibi değildir; ihtiyaç
ânında her mü'mine düşen görev taksimatıdır.
e- Hoca, vâiz,
müezzzin, hatip, öğretmen olmalıdır.
Durum ve mekân neyi gerektiriyorsa, toplumun
önüne geçmek gerektiğinde onları aydınlatmaya çalışan hoca, vâiz veya öğretmen
olabilmelidir. İslâm'da ruhbanlık, din adamı sınıfı olmadığından, o bilir ki,
hocalık özel bazı insanların görevi değildir sadece. Namaz kılan herkes,
gerektiğinde imamlık da yapabileceğinden o iş kendine düştüğünde hocalık
yapabilecek, toplumun önüne geçip insanlara Allah'a kulluk yaptırabilecektir,
onlara imam/önder olabilecektir. Herkes bildiğinin âlimi, bilmediğinin de câhili
olduğundan, bildiği doğruları insanlara güzel ve etkili bir şekilde anlatan vâiz
rolünü oynayabilecek, nasihat edebilecektir. Hakkı, özellikle tevhidi topluma
haykırabilecek, insanları namaza ve namaz gibi güzelliklere çağıracak güzel ve
gür sesli bir müezzin olabilmelidir. Bildiklerini öğreten muallim olmalıdır
dâvetçi. Tabii, bu mesleklerin gerektirdiği formasyona sahip olmaya
çalışacaktır. Yoksa, çocukların evcilik oyununa benzer bu yaptıkları. O, bilmek
zorundadır: "Yarım doktor can yakar, yarım hoca din yıkar." Bu işler, oyuncak
değildir çünkü. Gerektiği zaman da cemaat, dinleyen ve öğrenci olabilmelidir.
Çünkü o bilmelidir ki, bu meslekler, günümüzdeki memurluk gibi değildir; ihtiyaç
ânında her mü'mine düşen görev taksimatıdır.
EMR-İ Bİ'L-MA'RÛF VE NEHY-İ ANİ'L-MÜNKER
- EMR-İ Bİ'L-MA'RÛF VE NEHY-İ ANİ'L-MÜNKER ..
- Emr-i Bi'l-Ma'rûf ve Nehy-i Ani'l-Münker; Anlam ve Mâhiyeti
- Ma'rûf Nedir? .
- Münker
- Din, Münkerleri Hoş Görmez
- Kur'ân-ı Kerim'de Emr-i Bi'l-Ma'ruf
- Hadis-i Şeriflerde Emr-i Bi'l-Ma'rûf
- Tebliğ .
- Tebliğ Görevi ve Tebliğ Metodu
- Sanat ve Tebliğ .
- Dâvet; Hakka Çağrı
- Dâvetin Alanı
- Dâvetin Metodu
- Dâî/Dâvetçi
- Vaaz .
- Nasihat
- Olumsuz Anlamıyla Nasihat
- Din Nasihattır
- İrşâd .
- Hisbe Teşkilâtı ve Muhtesib .
- Muhtesib .
- Sözü, İnsanları Allah'a Çağırmakla Güzelleştirebiliriz .
- Dâvet ve Tebliğ Usûlü .
- Sözlerin En Güzeli Olan Kitap'ta "En Güzel Söz" Diye Tanımlanan "Dâvet"in Usûlü
- Rasûlullah ve Güzel Söz
- Tebliğcinin Meslekleri a- Tebliğci, doktor olmalıdır.
- b- İtfaiyeci olmalıdır.
- c- Cankurtaran olmalıdır.
- d- Asker ve polis olmalıdır.
- e- Hoca, vâiz, müezzzin, hatip, öğretmen olmalıdır.